Analiz

Trump’ın Yeniden Seçilmesi Durumunda Çin-ABD İlişkileri Nasıl Gelişir?

Trump’ın Çin politikası, genel dış politika stratejisine paralel olarak tek taraflı bir yaklaşımı benimseme eğilimindedir.
Biden, Çin’le olan stratejik rekabetin en önemli unsuru olarak teknolojiyi görmektedir.
Trump’ın aynı zamanda iç ve dış politikalarında öne çıkan “Önce Amerika” ilkesi, Çin’e olan politikasını doğrudan etkilemektedir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Son yıllarda Çin-Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ilişkileri, birçok küresel konu veya alanda doğrudan rekabete ve açık anlaşmazlıklara dönüşmüştür. 2024 yılı Kasım ayında ABD’de yapılacak Başkanlık Seçimleri ile mevcut olan Çin-ABD çekişmesine kimin daha fazla etki getireceği merak konusu olmuştur. Yapılan son anketler, Biden’ın Trump’ın arkasında olduğunu göstermektedir.[1] Bu da söz konusu seçimi Trump’ın kazanması durumunda Çin-ABD ilişkilerinin ne yönde evrileceği konusundaki soruları beraberinde getirmektedir.

Trump’ın Çin politikası, genel dış politika stratejisine paralel olarak tek taraflı bir yaklaşımı benimseme eğilimindedir. Bu durum, Trump’ın kendi endişeleri dahilinde Çin’le doğrudan ikili müzakerelere yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Trump’ın aynı zamanda iç ve dış politikalarında öne çıkan “Önce Amerika” ilkesi, Çin’e olan politikasını doğrudan etkilemektedir. Trump’ın “Önce Amerika” ilkesi ışığında Amerika’yı maliyetli savaşlara sokma konusundaki genel isteksizliği, buna bağlı olarak ortaklıklardan çekilmesi ve ABD’nin bölgesel müttefikleriyle bağlarının azalması konusundaki konuşması, Çin’in üzerindeki baskıları hafifletebilmektedir.

Trump, Amerika’nın Japonya ve Güney Kore’yle yaptığı savunma anlaşmalarını eleştirerek bazı noktalarda bu müttefik ülkelerde konuşlanmış Amerikan birliklerini geri çekme tehdidinde bulunmuştur.[2] Analistler, bölgedeki Amerikan ittifaklarının azalmasının, Tayvan konusu da dahil olmak üzere Çin’in yararına olacağını söylemektedir.[3] Diğer yandan “Önce Amerika” mantrası Trump’ın Amerikan imalatını desteklemek için korumacı stratejiler benimsemesine ve ABD-Çin ticaret savaşının da yoğunlaşmasına yol açmıştır. Trump dönemi ABD-Çin ilişkilerinin en belirgin özelliği işbirliği veya ortaklık sağlanabilen alanların kısa vadeli sürdürülüp, uzlaşılamayan konuların doğrudan çatışmaya dönüşmesi olmuştur.

Trump, 2017 yılının sonlarında açıkladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde Çin’i “rakip” ve “revizyonist güç” olarak tanımlayarak Washington’un Pekin’le olan doğrudan rekabetini başlatmıştır.[4] Bu strateji, ticaret savaşı gibi çeşitli alanlarda Çin’e karşı meydan okumayı içermektedir. Trump yönetimi, özellikle son yılında Çin-ABD ilişkilerine daha fazla belirsizlik ve doğrudan çatışma unsuru eklemiştir. Trump’ın Tayvan Boğazı dahil olmak üzere güvenlik endişelerini bilinçli olarak artırması, Çin mallarına yönelik cezai gümrük vergileri uygulaması ve Huawei, ZTE ve TikTok gibi Çinli teknoloji şirketlerine geniş kapsamlı kısıtlamalar getirmesi, ikili ilişkilerde ciddi bir etki yaratarak ikili ilişkilere zarar vermiştir.[5]

Biden yönetimi, Trump’ın ani, kısa vadeli ve tek taraflı sert politikalarından farklı olarak Amerika’nın çıkarlarını koruyarak Çin’le rekabeti daha sürdürülebilir ve uzun vadeli bir politikaya dayandırma çabasındadır. Bunun yanı sıra Trump’dan farklı olarak, Çin’le gerekli stratejik iletişimi sürdürmeye istekli ve iklim değişikliği gibi çeşitli konularda işbirliği eğilimindedir.

Biden, Çin’le olan stratejik rekabetin en önemli unsuru olarak teknolojiyi görmektedir. Bu kapsamda Çinli kuruluşlara kısıtlamalar ve yaptırımlar getirerek teknoloji ürünlerine erişimi engellemeye çalışmaktadır. Göreve geldikten sonra Trump dönemi gümrük vergilerini büyük ölçüde yürürlükte tutmuştur ve ardından Çin’in askeri ve teknolojik yeteneklerini geliştirmek için kullanılan Amerikan yüksek teknolojisinin ve finansmanının Çin’den ithal edilmesini engellemeyi amaçlayan bir dizi politika geliştirmiştir.[6] Biden’ın gümrük vergilerini artırmayacak olsa bile Çin’in yüksek teknolojili ürün geliştirme yeteneğini çok daha az olası hale getirebileceği düşünülmektedir. Bunun yanı sıra, Tayvan meselesinde Biden, Tayvan’ın sadık bir destekçisi olarak görünerek zaman zaman Tayvan’ın saldırıya uğraması halinde Amerika’nın adayı askeri olarak savunacağını belirtmiştir. Trump, bir sonraki Biden döneminde “Çin’i sınırlamayı amaçlayan daha başarılı, çok taraflı ortak bir çaba”nın görülebileceğini öne sürmüştür.[7]

Trump, Çin’i rakip olarak belirlerken Pekin’e karşı katı bir politika duruşuna geri dönme sözü vermiştir. Seçim kampanyasında adil olmayan ticaret uygulamaları olarak gördüğü uygulamalarla mücadele etmek için Çin ithalatına %60’a varan bir gümrük vergisi uygulayabileceği ve temel “kalıcı normalleştirilmiş ticari ilişkiler” statüsünü iptal edebileceği yönündeki spekülasyonları artırmıştır.[8] Trump’ın tekrar devasa ticaret gümrük vergileriyle dönmesi Çin ekonomisini olumsuz etkileyecektir. Bu da Çin’i alternatif pazarlarla daha yakın ilişkiler kurmaya itecektir. Diğer yandan Trump, tekrar göreve gelmesi halinde Biden’ın Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi’nin (IPEF) “birinci günden ölü” olacağını söylemiştir.[9] Çin’in ekonomik etkisine karşı bir denge sağlamak üzere 13 bölge ülkesiyle Biden liderliğinde imzalanan bu çerçevenin bozulması, Amerika’nın diğer ülkelerle olan ortaklığının da bozulmasına yol açabilir.

Trump’ın seçim kampanyası sırasınca yaptığı “Çin karşıtı” söylemleri, ikinci bir ticaret savaşının başlatılabileceğini işaret etmektedir. Buna karşın ticaret savaşının Amerikan ekonomisine yarardan çok zarar verdiği açıktır. Çin mallarına uygulanan yüksek gümrük vergileri ne ABD üretimini artırmıştır ne de Çin’le olan ticaret açığını azaltmıştır. Bunun yerine ABD firmaları ve tüketicileri, Çin ithalatına uygulanan gümrük vergilerinin yükünü taşımıştır. Bu da işletmeler için daha yüksek maliyetlere ve ABD ürünlerinin uluslararası rekabet gücünde büyük bir düşüşe yol açmıştır.[10]

Yaklaşık bir yıl önce kırsal kesimdeki Cumhuriyetçilerin çoğunun Trump’ın Çin ithalatına yeni gümrük vergileri uygulama önerisini reddetmesi ve kaygılı Cumhuriyetçilerin böyle bir olasılığa karşı çıkma konusunda ihtiyatlı bir şekilde çeşitli Demokratlarla aynı safta yer aldığına bakılırsa, Çin’le yeni bir ticaret savaşı başlatmak Cumhuriyetçiler arasında bölünmeleri daha da artıracaktır. Bu da ABD-Çin arasındaki yeni dönem stratejik rekabetin ticaret savaşından ziyade teknoloji alanında olacağını işaret etmektedir.

Hudson Enstitüsü Çin Merkezi Direktörü Miles Yu, ABD’nin Çin konusunda iki partili bir anlaşmaya vardığını ve iki tarafın “hemen hemen aynı Çin politikasını” paylaştığını söylemiştir.[11]  Sonuç olarak 2024 Başkanlık Seçimleri’nde kim seçilirse seçilsin, Çin’i ana rakibi olarak görmeye devam edecek ve Çin’e karşı sert politikalarına devam edecektir. Kısa vadede verilen ani politika tepkileri arasındaki farklar Trump ile Biden’ı uzaklaştırsa da uzun vadede ABD’nin Çin’e yönelik politikaları Trump ve Biden arasında çok fark yaratmayacaktır. Fakat Trump’ın ani ve kısa vadeli politikalarıyla öne çıkması, Trump’ı öngörülemez bir güç yapmaktadır ve bu da Çin’in daha hazırlıklı olması gerektiği anlamına gelmektedir.


[1] “Biden slightly behind Trump but voters’ views of economy improve, poll shows”, The Guardian, https://www.theguardian.com/us-news/2024/mar/13/biden-trump-economy-poll, (Erişim Tarihi: 20.03.2024).

[2] “China is worried about the return of Trump, but it also sees opportunities if he wins”, CNN, https://www.cnn.com/2024/03/10/china/china-two-sessions-trump-election-analysis-intl-hnk/index.html, (Erişim Tarihi: 20.03.2024).

[3] Aynı yer.

[4] “Biden vs Trump: Who Would Have a Bigger Impact on China-US Relations?”, The Diplomat, https://thediplomat.com/2023/12/biden-vs-trump-who-would-have-a-bigger-impact-on-china-us-relations/, (Erişim Tarihi: 19.03.2024).

[5] Aynı yer.

[6] “China is worried about the return of Trump, but it also sees opportunities if he wins”, CNN, https://www.cnn.com/2024/03/10/china/china-two-sessions-trump-election-analysis-intl-hnk/index.html, (Erişim Tarihi: 20.03.2024).

[7] Aynı yer.

[8] Aynı yer.

[9]“Trump vows to kill Asia trade deal being pursued by Biden if elected”, Reuters, https://www.reuters.com/world/us/trump-vows-kill-asia-trade-deal-being-pursued-by-biden-if-elected-2023-11-19/, (Erişim Tarihi: 21.03.2024).

[10] “Would Donald Trump Start a China-US Trade War 2.0?”, The Diplomat, https://thediplomat.com/2024/02/would-donald-trump-start-a-china-us-trade-war-2-0/, (Erişim Tarihi: 21.03.2024).

[11] “China sees two ‘bowls of poison’ in Biden and Trump and ponders who is the lesser of two evils”, AP, https://apnews.com/article/china-us-election-biden-trump-7308b0d650b8ea309f343dec00d0b827, (Erişim Tarihi: 22.03.2024).

Ezgi KÖKLEN
Ezgi KÖKLEN
Ezgi Köklen, 2023 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Role of the Belt and Road Initiative in China’s Middle East Policy” bitirme projesiyle yüksek şeref öğrencisi olarak mezun olmuştur. Mezun olmadan önce bir dönem Güney Kore’de Myongji Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Diplomasi Bölümü’nde değişim öğrencisi olarak eğitim almıştır. Mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimini almak için Çin’e gitmiştir. Şu anda Tsinghua Üniversitesi’nde Çin Siyaseti, Dış Politikası ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine devam eden Ezgi’nin ilgi alanlarını Doğu Asya güvenliği, Çin dış politikası ve Kuşak ve Yol Projesi kapsamında bölgesel işbirlikleri oluşturmaktadır. Ezgi, ileri derece İngilizce, orta seviye Korece ve başlangıç seviyesinde Çince bilmektedir.

Benzer İçerikler